Ekonomik değişikliklerde teknoloji büyük yer tutacak

Dağıtık defter teknolojisi” ve “merkeziyetsiz finans”. Bu kavramlar kripto para ekosistemiyle yeni tanışan bir ekonomist için kolay içselleştirilebilecek kavramlar değil. Ancak detaylı düşünmeye başlayınca nedense aklıma ilk önce ekonomik kavramlar değil, sosyolojinin ana akımlarının öncüsü sayılabilecek adem-i merkeziyetçiler ve ulus-devlet anlayışını savunanlar geldi.

Bikem Kanık
Paribu Danışma Kurulu Üyesi

Sosyolojinin öncüleri ile blokzincir teknolojisinin nasıl bir ilgisi olabilir ki? Gelin bu bağlantıyı ve geçmişin bize neler öğrettiğini bundan sonraki döneme ışık tutması için birlikte sorgulayalım. Ne de olsa toplumsal değişimler döngüsel veya helezoniktir. Yani halk dilindeki ifadeyle, “tarih tekerrürden ibarettir”.

Prens Sabahattin ve adem-i merkeziyetçilik

Prens Sabahattin, Türk sosyolojisinin iki ana akımının birinin öncüsüdür. Ona göre Osmanlı devletinin problemi siyasal değil yapısaldır. Dünya üzerinde toplumlar ikiye ayrılır: kamucu/cemaatçi toplumlar ve bireyci toplumlar. Sabahattin Bey’e göre dünyanın ileri gelen toplumları bireycidir, geri kalmış toplumları ise kamucu toplum yapısına sahiptir.

Bireyci toplumların esas özelliği adem-i merkeziyettir. Eğitimde, ekonomide ve devlet yönetiminde adem-i merkeziyete geçmemiz gerektiğine inanır. Devletin çıkarını bireyin çıkarının önüne koymaz; ona göre birey devletin değil, devlet bireyin hizmetinde olmalıdır. Bu nedenle Sabahattin Bey liberalizmin bizim coğrafyamızdaki öncüsü olarak görülür.

Ziya Gökalp ve ulus-devlet anlayışı

İkinci ana akımın kurucusu ise Ziya Gökalp’tir. Ziya Bey, Emile Durkheim’ı örnek almıştır. Türkiye’nin 20. yüzyıldaki en önemli sistematik düşünürüdür. Onun sosyolojisi; ulus bilincini, modern ulus kültürünü kurma yolunda kolektif temsil ile ulusal idealizmi içeren bir sosyoloji anlayışıdır.

Gökalp, birey ve devlet arasında, devletin önceliğinin altını çizmiş ve korporatist kapitalist bir kuram geliştirmiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında yeni bir ulus devletin kurulduğu konjonktürde etkili olmuş, Gökalp’ın sosyolojisi adeta devletin sosyolojisi olarak kabul edilmiştir.

“Yeni bir dünya düzeni mi geliyor?”

Sabahattin Bey’in düşünceleri ve onun takipçilerinin görüşleri zaman içinde yavaş yavaş gündemden çekilmiş, akademik çevrelerde de yer bulamaz olmuştur. Ancak 1980 sonrası liberalizmin gelişmesi ile birlikte ülkemizde adeta yeniden keşfedilmiştir.

Tüm bu bilgilerden sonra bir de günümüz koşullarına bakalım. Ülkemiz ve dünyamız Koronavirüs günlerini yaşarken hepimiz gerek medyada gerekse sosyal medyada “Gelecek neler getirecek?”, “Yeni bir dünya düzeni mi geliyor?” konularında birçok uzman görüşüne, tartışma programına, dokümana ve konferansa maruz kalıyoruz.

Bireycilik mi, devletçilik mi?

Önümüzdeki dönem için birbirini tekrarlayan ve birbirlerine tamamen zıt çok fazla görüş, tahmin ve öngörü var. Karşıt iki görüş, diğerleri arasında benim en fazla ilgimi çekenler oldu: Bireycilik mi? Devletçilik mi?

Bir taraf şunu söylüyor:

“Çin’in teknolojinin yardımıyla bu pandemi ile nasıl başa çıktığını gördük. Gelecekte insanlar tamamen yapay zekâ teknolojisiyle yönetilip yönlendirilecek. Bu da merkezi otoritelere çok büyük bir siyasi güç verecek. Her devlet daha da otoriterleşecek, insanlar biat edecek. Nasıl 1929 krizinden, yani ‘Büyük Buhran’dan sonra liberalizm gücünü kaybedip faşizm güçlendiyse şimdi de ulus-devlet kavramı yeniden inşa edilecek. Devlete karşı görevleri ve sorumluluğu olan insanlar ulusu oluşturacak. Devlet-ulus kavramı oluşacak. Liberal demokrasi ayakta kalamayacak, devlet kapitalizmi ‘korporatizm’ geri geliyor.”

Karşıt fikir ise şöyle:

“20. yüzyılda Sanayi Devrimi ile başlayan kapitalizmde bireyin yeri hiç yoktu. Artık bireyin önemi artacak. Özellikle eğitim, sağlık, adalet ve ekonomi konularında büyük bir yeniden yapılanma gerçekleşecek ve bir üstyapı olacak. Blokzincir teknolojisi önümüzdeki dönemde bu yaşadığımız krizden doğan ihtiyaçlarımızı gidermek için birçok konuda gelişmelere gebe. Sosyo-ekonomik ve siyasal çok büyük değişiklikler olacak. Teknolojik gelişimi elinde bulunduran bütün ülkeler otoriter olmak zorunda değil; bu krizde Güney Kore ve Kuzey Avrupa ülkeleri gibi iyi örnekler de var. Kitleselliğin sonu geliyor. Bu değişimde teknolojinin evrildiği nokta, yapay zekâlar, nesnelerin interneti ve tabii blokzincir çok önemli bir yer tutuyor.”

Genç ve dinamik nesle güvenmeliyiz

Birey çağı mı başlıyor yoksa merkezden yönetilen kitleler ve otoriter devletler çağı mı?

Sosyolojik olarak elimizde iki ana akım var demiştik: adem-i merkeziyetçilik ve ulus devletçilik. Bir de önümüzdeki dönem için fütüristlerin ve akademik çevrelerin yoğunlaştığı iki temel eğilim söz konusu: birey çağı ve otoriter devletler çağı.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin resmi politikası Cumhuriyet’in kuruluşundan beri ulus-devletçilik. Batı’nın, özellikle Anglosakson dünyasının sosyolojisi, adem-i merkeziyet ve pozitivizmden türeyen bütün modern akımlar.

Batı zaten köklerinden gelen eğitimle, alışkanlıklarla, devlet politikaları ile bu kavrama aslında içten içe alışık. Peki biz ne yapacağız? Zaten çocuk sayılacak olgunluktaki sosyoloji kavramlarımız, araştırmalarımız, akademik çalışmalarımızla başlangıçtan bu yana ulus-devlet yapısına sahibiz.

Önümüzdeki dönemde yaşanacak sosyal ve ekonomik değişikliklerde teknoloji tartışılmaz şekilde büyük bir yer tutacak. İşte bu noktada gelecekle ilgili, bu yeni teknolojileri yaratan ve geliştiren, eğitimli, sorgulayan, kendine dayatılanı hemen kabul etmeyen, merkeziyetsiz finans kavramını çok rahat bir şekilde içselleştiren ve kavrayabilen, dünya ile entegre genç ve dinamik nesle güvenmek gerekiyor.

Tek yapmamız gereken onları açık fikirle yakından izlerken kendimizi de geliştirip dönüştürebilmeye hazır olmak.

Bu içerik en son 3 Kasım 2022 tarihinde güncellenmiştir.

Bikem Kanık

Bikem Kanık, 25 yıllık kariyerinde ekonomi ve finans profesyoneli olarak farklı alanlarda hizmet verdi. Bankacılık sektöründe çalışmalar yürüten Kanık, yatırım bankacılığı konusunda öncü isimlerden biri oldu.
Kanık, menkul kıymet yatırım danışmanlığı, portföy yöneticiliği, hazine müdürlüğü, kurumsal finansman müdürlüğü, yerel ve uluslararası firmalarda iş geliştirme ve strateji direktörlüğü yaptı.

Yerel ve uluslararası şirketlerde danışmanlık, yönetim ve denetleme kurulu üyeliği görevlerinde bulunan Kanık risk yönetimi konusunda çalışmalar yapıyor.

 

MOBİL UYGULAMAMIZI İNDİRİN